DİĞER
K24'te Ağustos ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Yaz tatiline giren çocuklara müjde: Bu kitapları okumak zorunda değilsiniz. Bir ödev değil bu. Ayrıca listedeki kitapların hiçbiri size doğrudan bir şey öğretmeye kalkışmıyor! Onlardan yaşınıza uygun olanlarına şöyle bir göz attığınızda siz de göreceksiniz, elinizden bırakmak çok kolay olmayacak. Daha eğlenceli bir yaz tatili için…
“Akademik dayanışma ve ortaklaşma kültürü, kadın çalışmaları alanında aslında var ama bu kurumsal olarak çoğunlukla öne çıkmıyor, yani kurumlar değil, kişilerin yaptıkları birtakım ortak çalışmalarla seslerini duyurmaları mümkün oluyor."
Kadın ve toplumsal cinsiyet müzelerinde ya da diğer hafıza mekânlarındaki güncel tartışmaları belgeleyen "Feminist Pedagoji: Müzeler, Hafıza Mekânları ve Hatırlama Pratikleri" kitabını Nehir Kovar'la yayına hazırlayan Meral Akkent K24'ün sorularını yanıtladı
Güzel Ölümün Öyküsü okura sanki bu köhne dünyayı, sırf ona olan sevgisinden, bir barakaya tıkmış da bir “güzel” öldürmüş hissini doyasıya yaşatan bir roman...
Chimamanda Ngozi Adichie’ye bir arkadaşı, yeni doğan kızını feminist olarak yetiştirmenin yolunu sorar ve yazar, arkadaşı Ijeawele’ye içinde 15 maddenin olduğu bir mektup gönderir
Yayıncılık dünyamızı konu alan ve bağımsız, alternatif yayınevlerine odaklanan söyleşi dizimizin dördüncü konuğu Ayizi Kitap. Aksu Bora ile yayınevinin hikâyesi ve feminist yayıncılığın geleceği üzerine konuştuk...
Kurmaca metinlerinde kendine has bir cesaret, bir meydan okuma, ironi; hatta kimi vakit biraz sinik, biraz bıkkın bir gülümseme mevcuttur. Çağının tüm ikilemleri ile yüzleşme gayretinde bir yazardır...
Nezihe Meriç'in içleri daralan kadınlarının sorunları köye, taşraya dönmekle sınırlı değildir. Onların sıkıntıları, sorunları şehirdeyken de kendilerini “eski teknede” hissetmeye başlamalarıyla artmıştır.
Albert Camus haklı olsaydı, bir ülkeyi tanımak için orada insanların nasıl seviştiğine ve öldüğüne bakmak yetseydi, Türkiye hakkında ne düşünürdük?
Feminist dergi ve yayınların izini sürmek bir bakıma kampanyalar, inisiyatifler biçiminde örgütlenen feminist hareketin tarihini takip etmekle ilgili, oldukça ciddi ve güç bir iş...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.